DİVAN EDEBİYATI

DİVAN EDEBİYATI
 
Türklerin İslamiyet'i benimsedikten sonra Arap - Fars kültürünün etkisi altında oluşturdukları, öz ve biçim olarak ortak temler, belli ilkeler çerçevesinde gelişen edebiyata DİVAN EDEBİYATI adı verilir. Şairlerin şiirlerini "divan" adı verilen yapıtlarda toplamaları ve eserlerini "Padişah Divanı"nda okumaları nedeniyle bu adı almıştır. Divan edebiyatında ağırlık şiirde olmakla birlikte düzyazı (nesir) alanında da önemli eserler verilmiştir.
 
Divan edebiyatının temel özellikleri şunlardır.
 
       Ölçü aruz, nazım birimi beyittir.
       Gazel, kaside, mesnevi gibi Arap - Fars kökenli nazım biçimleri kullanılmıştır.
       Dil, Arapça - Farsça - Türkçe karışımıdır.
       Her beyit kendi içinde anlamlıdır, bütün değil parça güzelliği önemlidir. Bu nedenle şiirlerde başlık bulunmayıp, gazel, kaside gibi tür adları belirtilir.
       Düşünce kalıplaşmış mazmunlarla anlatılır. (Boy yerine selvi, dudak yerine gonca vs.)
       Söyleyiş, veciz ve sanatlıdır.
       Doğadan ve insandan kopuktur. Aşk, sevgi, çaresizlik, işret başlıca konularıdır.
       Düzyazı; sade, orta ve süslü olarak üç türlüdür.
       Beğeni sabittir. Aynı konular sürekli işlenir. Nazirecilik (benzer şiir yazma) yaygındır.
       Kafiye göz için kabul edilmiş ve genellikle zengin kafiye kullanılmıştır.
 
DİVAN EDEBİYATI’NDA NESİR (DÜZYAZI)
 
a) SADE NESİR
Halkın konuştuğu dili temel alır. Kuran tefsirleri, hadis kitapları, menakıbnameler, destani halk hikayelerini anlatan eserler, gazavatnameler (cihat eserleri) ahlak ve siyaset kitapları, kimi tarih kitapları, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si, Kul Mesut'un Kelile ve Dimne çevirisi...  bu türde ele alınabilir.
 
b) ORTA NESİR
Halkın dilinden oldukça ayrılır. Ancak sanatlı bir söyleyişle hünerli bir üslupla anlatma amacı gütmez. Yazarın anlatmak istediği konu önem taşır.
 
Yabancı sözcük oranı yazara göre değişir. Naima Tarihi, Katip Çelebi'nin Mizanü'l -Hak, Lütfi Paşa'nın Asafname'si, sefaretnameler, çeviriler, resmi yazılar bu türdendir.
 
c) SÜSLÜ NESİR
Türkçe sözlere çok az yer veren, Arapça - Farsça sözcüklerden yararlanan, o sözcükleri kendi dilbilgisi kuralları içinde kullanan, söz sanatlarından yararlanan bir nesirdir. Yapmacıklıdır, hüner göstermeyi temel alır. En iyi örnekleri Veysi ve Nergisi'nin üslubudur. Resmi yazıların giriş kısımları süslü nesirle yazılır. Divan edebiyatında bu tür yazılara "inşa", bunların bir arada toplandığı yapıtlara da "münşeat" adi verilir. Türün ilk örneği Sinan Paşa'nın Tazarruname'sidir.
 
DİVAN EDEBİYATININ BAŞLICA TEMSİLCİLERİ
 
HOCA DEHHANİ
13. yy şairidir. "Nakkaş" anlamına gelen "dehhan" sözcüğünü mahlas olarak almıştır. Din dışı şiirin temsilcisidir. Hakim dil Farsça iken Dehhani Türkçe kullanmaya özen göstermiştir. Gazelleriyle tanınır.
 
KADI BURHANETTİN
14. yy şairidir. Azeri Lehçesi'yle yazmıştır. Şairlik ve sultanlığı kişiliğinde birleştirmiştir. Arapça - Farsça, astroloji ve tıp eğitimi almıştır. En önemli eseri "Türkçe Divan"ıdır. Tasavvuf zevki ve anlayışına yer verir. Fıkıhla ilgili iki yapıtı vardır.
 
AHMEDİ
Asıl adı Tacettin İbrahim'dir. 14. yy şairleri içinde gerek şiirlerinin çokluğu gerekse niteliği bakımından bir doruktur. Düzgün bir dille canlı söyleyişle özgün eserler vermiştir. Divan şiirinin Fars edebiyatı etkisindeki gelişiminde önemli rol oynamıştır. Kasidelerinin çoğunu Yıldırım Beyazıt'ın oğlu Emir Süleyman'a yazmıştır. Çevirileri, Arap-Fars grameriyle ilgili çalışmaları bulunan, Arapçadan Farsçaya bir manzum sözlük hazırlamış olan şairin en önemli yapıtları Divan (8000 beyit) İskendername (içinde 334 beyitlik Osmanlı tarihi de vardır.), Cemşid u Hurşid Mesnevisi (5000 beyit)'tir.
 
NESİMİ
Doğum yeri ve doğum tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kesin olan 14. yy şairi olduğudur. Azeri Türkçesi'yle yazmıştır. Konularını tasavvuftan alır. Şiirindeki İslamiyet'e aykırı görülen düşüncelerden dolayı Halep’te derisi yüzülerek öldürülmüştür. Türkçe ve Farsça divanı vardır.
 
SÜLEYMAN ÇELEBİ
14 yy şairidir. Tek yapıtı Vesiletü'n-Necat (Mevlit)'tir. Bu mesneviyle tasavvufi edebiyatta çığır açmıştır.
 
ŞEYHİ
14. yy şairidir. Tasavvuf ve tıp eğitimi almıştır. Hacı Bayram-ı Veli'ye bağlanmasından ötürü "Şeyhi" mahlasını almıştır. Tasavvuf kültürüyle klasik İran şiirinin özelliklerini birleştirmiştir. Semiz bir öküzün boynuzlarına imrenen bir eşeği anlattığı "Harname" adlı mesnevisi hiciv edebiyatımızda önemli yer tutar. Konusunu Nizami'den aldığı "Hüsrev u Şirin Mesnevisi" benzerlerinin en iyisidir. Kendisinden sonra gelen yazarlarca şeyhü's - şuara, emir-i şuara, pisterin-i şuara’yı Rum (Anadolu sairlerinin en büyüğü) gibi lakaplarla övülen Şeyhi, Attar'ın "Habname"sini çevirmiştir.
 
AHMET PAŞA
15. yy şairidir. İran şiirindeki ahengi yakalamak için uğraşmış, bir bileşime varmaya çalışmıştır. Söyleyişi yalın ve içtendir. Din dışı şiirin temsilcisidir. En önemli eseri "Kerem Kasidesi"dir. II. Beyazıt'ın buyruğu ile Divan'ı düzenlenmiştir.
 
NECATİ
15. yy şairidir. Kendine özgü imgeleri, oldukça yalın, atasözleriyle, deyimlerle, halkın kullandığı sözcüklerle işlediği dili, nükteli deyişleri özellikleridir. Süssüz, yalın, doğal bir şiiri vardır. Anadolu şairlerini İran etkisinden kurtarmıştır. Oluşturduğu şiir diliyle yerliliği sağlar, mazmunların klasik kullanım biçimlerini kırarak onlara yaşanan hayatın canlılığını katar, öğretici şiiri kuruluktan kurtarır. Tezkirelerde farklı eserleri olduğu söylense de elimizdeki tek eseri Divan'ıdır.
 
ALİ ŞİR NEVAİ
15. yy'da yaşamıştır. Farsçanın edebi dil olarak yaygın olduğu bir çevrede Türkçenin zenginliğini göstermeye çalışmıştır. Çağatay Türkçesiyle yazmıştır. 4 Türkçe 1 Farsça Divanı, Hamsesi, Türkçenin zenginliğini ortaya koyan Muhakemetü’l-Lugateyn adlı eseri, Mecalisü'n - Nefais adlı tezkiresi, düzyazılarının bir araya toplandığı Münşat'ı en önemli eseridir.
 
MERCİMEK AHMET
15. yy'da yaşamıştır. Farsçadan çevirdiği "Kabusname" adlı eseriyle tanınmıştır.
 
FUZULİ
16. yy şairidir. Asıl adı Mehmet'tir. Şii mezhebine bağlıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar onu: "Fuzuli şiiri sadece kalbe ait bir macera telakki eder ve ıstırabı şair için yaşanacak tek iklim gibi görür." cümlesiyle anlatır. Onun şiiri duygusal planda Mecnun'a, Kerbela şehidi Hüseyin'e bağlanabilirse de düşünsel açıdan tasavvufla beslenir. Sıkıntı, acı, ayrılık, tok gözlülük, yoksulluk, gözyaşı, dünya nimetlerinden sıyrılma düşüncesi, bir de yalnızlık psikolojisi onun şiirinin temel unsurlarıdır. "Şiirin özünü sevgi, temelini bilim oluşturur." diyen Fuzuli için evrende her şey sevgidir.
 
En önemli eserleri şunlardır:
 
       Divanları: Türkçe, Farsça ve Arapça Divan
       Leyla ile Mecnun: Mesnevi
       Hadikatü's Süeda: Kerbela olayını anlatan yer yer manzum bölümleri olan mensur yapıt
       Beng ü Bade: 500 beyitlik esrar ile şarap arasındaki tartışmayı konu alan mesnevi
       Heft Cem (Sakiname): Her bölümünde şairin bir müzik aletiyle tartıştığı 7 bölümlük mesnevi
       Rind ü Zahit: Farsça düzyazı eser
       Şikayetname: 9 akçelik gelirinin kesilmesi üzerine yazılan eser
       Tercüme-i Hadis-i Erbain: 40 hadis çevirisi
       Hüsn ü Aşk (Sıhhat ve Maraz): Farsça düz yazı eser
       Türkçe Mektuplar
 
HAYALİ
16. yy şairidir. İnsanı tasavvufi açıdan değerlendirmiştir.
 
BAKİ
16. yy sairidir. Sultanü'ş — Şuara lakabıyla anılır. Yaşadığı çağın büyüklüğü şiirlerine yansımıştır. Ses ile rengi, betimlemelerle resmi yakalar. Tasavvuf konusuna değinmez. Söz ve anlam sanatlarına çokça yer verir. Şiirlerinde sevgi konusu geniş yer tutar. İstanbul Türkçesiyle söyler. Sünbül Kasidesi, Cülus Kasidesi, Kanuni Mersiyesi gibi eserleriyle tanınsa da gazel tarzının mükemmel örneklerini vermiştir. Hayatı boyunca olmayı istediği "Şeyhülislamlık"a ulaşamamak onun şiirlerine derinden yansımıştır. 
 
En önemli eserleri: Divan, Fezailu'c - Cihad (Müslümanları savaşa özendirmek için Arapçadan çeviri), Mealimü'l - Yakin (Çeviri - Siyer Kitabı), Fezail-i Mekke (Mekke tarihi ile ilgili çeviri)'dir.
 
BAĞDATLI RUHİ
16. yy şairidir. Asıl adı Osman'dır. Hz. Ali'yi öven şiirler yazmıştır ancak onda tasavvuf ikinci planda kalır. Tasavvuf onu yaşadığı dünyadan koparmaz, ahlaki açıdan etkiler. Şiirlerinde eleştirici bir tavrı benimser. Dili yalın, konuşma diline yakındır. Sanat duygusu göstermiş, gerektiğinde atasözü ve deyimlerden yararlanmıştır. Türkiye Türkçesini kullanan şair kendisinden sonra Şeyh Galip, Ziya Paşa, Muallim Naci gibi şairleri etkileyen "Terkib - i  bend"i yazmıştır. En önemli eseri "Divan"dır.
 
EDİRNELi NAZMİ
16. yy sairidir. Türkçeye dolan yabancı sözcük ve tamlamalara karşı bilinçli bir çıkış olan "Türk - i Basit" akımının en önemli savunucusudur. Divanları olmayan şairleri tanımamızı sağlayan "Mecmua"ü-n Nezair" adlı derlemesiyle tanınmıştır. Divani "Divan-i Türk-i Basit" adıyla yayınlanmıştır.
 
TAŞLICALI YAHYA
16. yy sairidir. Mesnevi alanında ünlenmiştir. Mesnevilerinde İran etkisinde kalmamış, kendi ilhamından yararlanmıştır. Yalın, akıcı bir anlatımı vardır. İstanbul Türkçesini kullanır. Az da olsa tasavvuf etkisinde kalan şair "Yusuf ile Züleyha Mesnevisi" ile tanınmıştır. En önemli eserleri: Divan, Hamse, Şehrengiz-i İstanbul'dur.
 
ŞEYHÜLİSLAM YAHYA
16. yy şairidir. Din dışı şiirin temsilcisidir. Çağdaşlarına oranla yalın bir Türkçesi vardır. Gazelleriyle ünlüdür. En önemli eserleri: Divan, Fetava, Nigaristan Tercümesi, Şerh-i Feraiz'dir.
 
NEFİ
16. yy şairidir. Kaside ve hiciv alanının en usta şairidir. Şiir tekniğine egemenliği, ölçü ve kafiyeyi kendi duygularına uyduruşu en önemli özelliğidir. Yeni, kullanılmamış sözcükler, tamlamalar ve deyimlerden oluşan zengin söz dağarcığı, akıcı, süslü, abartılı söyleyişle kendinden sonra gelenlerce de aşılamamıştır. Abartmalara aşırı önem vermiştir. Dikkat çekecek kadar kendini över. Şiiri anlamca ve söyleyişiyle kusursuzdur. Sesi ön planda tutar. Türkçe ve Farsça Divani ve Siham-i Kaza adlı eseriyle günümüze gelmiştir.
 
NAİLİ
17. yy şairidir. Sebk-i Hindi akımının etkisinde olan şairin asıl başarısı gazelleriyledir. Kapalı, zor anlaşılır bir şiiri vardır. Yeni mazmunlar bulmaya çalışmış, söz sanatlarından çok anlam oyunlarına yönelmiştir. Dış dünya ve iç alemi birleştirerek etkisini Yahya Kemal'e kadar sürdürür. Mecazi aşkın değil, dünyasal aşkın; düşüncenin değil, güzelliğin şiirini yazmıştır. En önemli eseri "Divan"dır.
 
NABİ
17. yy şairidir. Divan edebiyatının her yönünde eser vermiştir. Öğreticiliği ilk amaç olarak benimsemiştir. Divan şiirini gül, bülbül gibi kavramlar çevresinde dönendiği için eleştirir. Şiirin amacının öğretmek olduğunu, bu nedenle de anlama önem verilmesini söyler. En önemli eserleri: Divan, Divançe, Terceme-i Hadis-i Erbain, Hayriye ve Hayrabad'dır.
 
NAİMA
17. yy'da yaşamıştır. Tarihçidir. Bir romancı edasıyla, nükteli ve edalı bir söyleyişle kendinden önceki dönemi anlatmıştır.
 
EVLİYA ÇELEBİ
17. yy'da yaşamıştır. ilk gezi yazısı olarak da kabul edilen "Seyahatname"si 10 cilt olarak basılmıştır.
 
NEDİM
17. yy, Lale devri şairidir. Dönemin İstanbul'unu gördüğü, duyduğu gibi zorlamasız bir dille verir. Gazellerinde zevk ve eğlenceyle dolu bir dünya çizilir. Sevgili canlı bir varlığa dönüşür. Şarkı biçimini yeniden canlandırmıştır. Kasidelerinde de klasik anlayıştan uzaktır. İstanbul Türkçesini, halkın dilini kullanır. Divanında heceyle yazılmış bir türkü vardır. Şeyh Galip'ten başlayarak Faruk Nafiz'e, Yahya Kemal'e uzanan bir şairler zinciri onun etkisini taşır. Halit Fahri Ozansoy çıkardığı bir dergiye onun adını verdiği gibi onun yaşamını konu alan bir de oyun yazmıştır. Divan, Şehit Ali Paşa'ya istida, Nigarname en önemli eserleridir.
 
ŞEYH GALİP
18. yy sairidir. Mevlana'nın etkisinde kalmıştır. Divan şiirinin en son büyük şairi sayılır. Behçet Necatigil onu: "Yeni imajlarla bu şiirin artık daralan ufkunu genişletmiş, yoğun hayal, düşünce ve tasvire önem verip bir başka dille konuşarak divan şiirini son çizgisine ulaştırmıştır." biçiminde özetler; ancak Sebk-i Hindi akımını benimsemesi ve ağır, kapalı bir söyleyişe yönelmesi Nedim'le günlük yaşama ve İstanbul Türkçesinin akıcılığına açılan divan şiirinin tıkanmasına da yol açmıştır. En önemli eserleri: Divan, Hüsn ü Aşk, Şerh-i Cezire-i Mesnevi, Es-Sohbetü's- Saffiyye'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder